Reiki'nin arkasındaki bilim

 

BİR TEDAVİ İŞLEMİNDE NE OLUYOR ?



Dr Robert Becker ve Dr John Zimmerman tarafından 1980 ‘lerde yapılan bağımsız araştırmalar, insanlar Reiki gibi terapiler uygularken ne olduğunu inceledi. Yalnızca, uygulayıcının ve alıcının beyin dalgası modellerinin alfa durumunda, derin gevşeme ve meditasyon karakteristiğinde senkronize olduğunu (eşleştiğini) keşfetmediler, aynı zamanda beyin dalgalarının Schumann Rezonansı olarak bilinen Dünya’nın manyetik alanı ile aynı zamanda (birlik içinde) titreştiğini/nabız gibi attığını buldular. Bu anlar esnasında, uygulayıcının ellerinin biyomanyetik alanı normalden en az 1000 kat daha büyüktür ve içsel beden akımının bir sonucu değildir. (Ondan kaynaklanmaz). Toni Bunnell (1997) uygulayıcı ve Dünya arasındaki enerji alanlarının bağlanmasının uygulayıcının ‘sonsuz enerji kaynağı’ndan veya ‘evrensel enerji alanı’ndan Schuman Rezonansı vasıtası ile enerji çekmesine izin verdiğini öne sürüyor. The Matter Myth (Madde Miti)’nde (1991), Prof Paul Davies ve Dr John Gribben her şeyin ‘birbirine bağlı yaşayan bir web’ içinde bağlı olduğu ‘yaşayan evren’ kuantum fiziği görüşünü tartışıyorlar. Bunların hepsi düzenli olarak Reiki alan veya kendine uygulayanların, ‘birliğin’ ve ‘genişlemiş bilinçliliğin’ öznel deneyimini destekler.

A.B.D.’de Zimmerman (1990) ve Japonya’da Seto (1992), enerji uygulayıcılarının çalışırken
ellerinden yayılan geniş nabızlar vuran biomanyetik alanını daha ileri incelediler. Nabız atışlarının beyin dalgaları ile aynı frekanslarda olduğunu keşfettiler ve 0.3 ile 30 Hz arasında gidip geldiğini, çoğunlukla 7.8 Hz’e (alfa durumu) odaklandığını buldular. Bağımsız tıbbi araştırmacılar frekansların bu aralığının bedende iyileşmeyi hızlandırdığını gösterdiler, ayrıca farklı dokular için özel frekansların uygun olduğunu gösterdiler. Örneğin, 2 Hz sinirin yenilenmesini, 7 Hz. Kemik gelişimini, 10 Hz. bağların tamir edilmesini ve 15 Hz. kılcal damar oluşumunu teşvik ediyor.Bu prensiplere dayanan fizyoterapi ekipmanı yumuşak doku rejenerasyonuna yardımcı olmak için dizayn edilmiştir ve ultra ses teknolojisi genel olarak tıkalı damarları açmak ve böbrek taşlarını parçalamak için kullanılır. Ayrıca, iyileşmeyen bir kırığın etrafına elektrikli bir bobin yerleştirmenin kemiğin büyümesini ve tamir edilmesini hızlandırdığı yıllardır biliniyor.

Becker ‘beyin dalgalarının’ beyinde kapalı olmadığını, tüm sinirleri çevreleyen bağlayıcı
dokuların kılıfları olan perinöral sistem vasıtası ile tüm bedende dolaştığını açıklıyor. Bir tedavi esnasında, bu dalgalar uygulayıcının beyninin talamusunda göreceli zayıf nabız atışları olarak başlar ve elleri de kapsayan bedenin peripheral (çevresel) sinirlerine akarken kümülatif güç toplar. Aynı etki tedaviyi alan kişide aksettirilir ve Becker bu sistemin diğerlerinden daha çok yaraların tamirini ve sistemin yeniden dengelenmesini ayarladığını ileri sürüyor. Bu, Reiki’nin (ve benzer terapilerin) özel özelliklerinden birini aydınlatıyor, hem uygulayıcı hem de alıcı tedavinin faydalarını alırlar, bu onu çok etkili yapar. Dr. Becker’in çalışmasını değişik kültüre sahip özneler ile yapması ve onların ve hastalarının inanç sistemlerinin, ne olduğuna bakmadan tüm testlerin aynı olmasını not etmek ilginçtir.

Reiki’nin popülerliğinin artmasının bir nedeni bir inanç seti empoze etmemesi ve herhangi bir
geçmişi ve inancı olan veya hiç inancı olmayan insanlar tarafından kullanılabilmesidir. Bu nötrallik tıbbi bir dekor için özellikle onu uygun yapıyor.

Bu makale şu konularla ilgili olabilir : reikinin arkasındaki bilim - reiki izmir - reiki nedir - izmir reiki - reikinin arkasındaki bilim -

İlgili Diğer Yazılar

Yorumlar